Güncel Haberler

Devlet tarafından el konulan lüks araçların polis tarafından kullanılacağının açıklanmasının ardından Feramuz Erdin, hukuki sürecin nasıl işleyeceğini yazdı.

Devletçe el konulan lüks araçların resmi renklere boyanarak trafik polisinin kullanımına verilmesi toplumun bir kısmı tarafından heyecanla karşılanmış olsa da yıllar önce terk edilen bu yöntemin taşıdığı bazı sakıncalar ilgilileri endişelendirmeye devam ediyor.

Devlet tarafından el konulan lüks araçların polis tarafından kullanılacağının açıklanmasının ardından Feramuz Erdin, hukuki sürecin nasıl işleyeceğini yazdı.

Feramuz ERDİN

1990’lı yıllarda da bir suç nedeniyle el konulan lüks araçlar da aynı şekilde yeddi emin olarak kolluğa teslim edilir ve mülki idare amirinin onayı ile kaçakçılıkla mücadele veya istihbarat gibi sivil kolluk hizmetlerinde kullanılırdı. Bu araçların hız, ataklık ve kamufle kabiliyeti, o dönemde kolluğun elinde bulunan standart araçlara göre daha çok işe yarıyordu. Daha sonra bazı sakıncalarının ortaya çıkması üzerine bu yöntem terk edilmişti.

HUKUKİ SÜREÇ NE DURUMDA?

Mevzuatımıza göre suç geliri ile elde edilen malvarlığına el konuyor. Bu olayda da olduğu gibi, kamuoyunda Comanchero Çetesi olarak bilinen organize suç örgütüne ait olan malvarlıklarına tedbir amaçlı olarak el konmuştu.

Ancak yargılama süreci henüz sonuçlanmadığı için şüphelilerin beraat etmesi veya başka nedenlerden dolayı mal varlıklarının iade edilmesi ihtimali her zaman bulunmaktadır. Böyle bir durumda şüpheliler Emniyet tarafından kullanılmakta olan araçlarını geri almaya hak kazanırlarsa ne olacak? Araçların uğradığı hasar ve zararları kim / nasıl karşılayacak?

Bir hukuk devletinde bunlar her zaman karşı karşıya kalınabilecek olan gerçeklerdir.

“DIŞI SENİ YAKAR, İÇİ BENİ”

Benim bu lüks araçları izlerken aklıma gelen ilk şey, bunları kullanacak olan personelin durumu oldu. Çünkü Emniyet araçlarında sigorta ve kaskolar bir kaza anında oldukça soruna yol açabiliyor ve polisler (eğer kazaya neden olan taraf kendileri ise) yaptıkları kazanın bedelini ceplerinden ödemek zorunda kalabiliyordu. Umarım bu konu artık çözülmüştür, yoksa o araçları kullanan polislerin durumunu düşünemiyorum bile?

Araçlar Emniyet’e zaten bedavaya geldiği için bakım, onarım, yakıt ve diğer masraflarının ise iddia edildiği gibi israfa yol açacağını sanmıyorum. Emniyet için asıl maliyet, araçların bir nedenle sahiplerine iadesine karar verilmesi durumunda doğacaktır.

EMNİYETİN MESAJI BU KEZ FARKLI

Hürriyet Gazetesi yazarı Çetin Aydın, yapılan çete ve narkotik operasyonlarını konu alan 7 Aralık tarihli yazısında adını vermek istemeyen bir Emniyet görevlisinin beyanlarına yer vermişti. Buna göre Emniyet yakaladığı her çete reisine diz çöktürüyor ve o anda çekilen fotoğrafları medyaya servis ederek, “burada istediğiniz gibi hareket edemezsiniz” mesajı veriyordu.

Çeteden ele geçirilen lüks araçların polisin kullanımına verilmesinin, bu mesajı bir adım ileriye götürmeyi amaçladığı anlaşılmaktadır.

TRAFİK UYGULAMALARINDA YÖNTEM DEĞİŞİKLİĞİ Mİ GELİYOR?

ABD veya bazı Avrupa ülkeleri gibi trafik denetim hizmetlerinin “kovalamaca” usulü verildiği ülkelerde kolluk araçlarının güçlü ve hızlı olması çok önemlidir. O yüzden de buralarda yüksek performanslı Porsche, Mercedes, BMW, Range Rover gibi araçlara ihtiyaç duyulur. Ancak Türkiye’de yol denetimleri “çevirme” usulü ile sabit olarak yapıldığı için aracın özelliklerinin pek bir önemi yoktur.

Acaba yeni dönemde, muhtemelen standart araba envanterinden dolayı tercih edilen bir yöntem olan “çevirme” usulünün, filoya güçlü ve hızlı araçların katılması ile terk edilerek, bazı yerlerdeki yol denetimlerinde “takip” usulüne geçilmesi mi planlanmaktadır?

Ancak Türkiye pratiğinde bu araçların VIP koruma eskort hizmetlerinde kullanılması daha yüksek bir ihtimal olarak karşımıza çıkmaktadır.

YERLİ VE MİLLİ ARAÇLAR

Kolluğun hizmet planına göre hızlı, güçlü ve atak araçlara ihtiyacı bulunabilir. Ancak İstanbul içinde Bentley bir polis aracının diğerlerinden farklı olarak nasıl bir takip performansı göstereceği bir soru işaretidir?

Uluslararası toplantıları izleyen dikkatli gözler, her ülkenin hükümet yöneticileri ile diplomatlarının kendi yerli marka araçlarını tercih ettiklerini rahatça fark edebilir. Bu, bir prestij meselesi olduğu gibi bir anlamda da bir güç gösterisi ve topluma verilen bir mesajdır. Hatta Ali Koç’un bazı seyahatlerinde kendi üretimleri olan Ford Otosan minibüs kullanıyor olması dahi aynı çerçevede değerlendirilebilir.

Aynı şekilde dünyadaki kolluk teşkilatları da yerli üretim araçları tercih ederek, yerli otomotiv sanayiine destek olurlar. Alman polisinin Mercedes, BMW ve hatta Porsche; İngiliz polisinin Range Rover kullanmasının nedeni budur. Bu durum taraflara birçok avantajlar sağladığı gibi, şirketlerin tamamen kolluk ihtiyaçlarına uyarlanmış özel araçlar üretmesine de imkân verir.

patronlardunyasi.com

Kaynak: https://www.patronlardunyasi.com/ ‘a Teşekkür ederiz

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL