Sağlık

Kanserden korunmada ve kanserde beslenme

KANSERDEN KORUNMADA VE KANSERDE BESLENME

Kanserden korunmada ve kanserde beslenme

Kanserin oluşmasının pek çok nedeni vardır. Beslenme şekli kanserin oluşmasına etken olduğu gibi, kanser de
kişinin beslenme durumunu etkilemektedir. Bir kiside kanser olmasi, o kiside coklu beslenme eksikligi olduguna
isaret eder. Bunlar genetik, cevresel, beslenme ve yasam tarzi faktorlerine bagli olabilir Hücrede oluşan değişimler,
iyi ve kötü huylu olmak üzere ikiye ayrılır. İyi huylu tümör, kaynaklandığı bölgede büyür, çevreye sıçramaz, ciddi
hastalık ve ölüme neden olmazken, kanser diye adlandırdığımız kötü huylu ( malignanat ) tümör ise organizmadaki
bazı hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucunda çevre dokulara sıçrar, metaztazları oluşturur ve genellikle
öldürücüdür. Bu durumda besin depoları kontrolsüz harcanır .Kaşeksi ve anoreksi dediğimiz aşırı zayıflıkla birlikte,
yetersiz beslenmeye bağlı başka sağlık sorunları hastalığın üzerine eklenebilir.
Diyet posası, kullanılan katkı maddeleri ( nitrit, nitrat ), küf ve toksinler ( aflatoksin ), yiyeceği pişirme ve hazırlama
yöntemleri. ( kızartmalar ), tütün ve alkol ( likör ve bira ), aşırı ve yetersiz beslenme ( şişmanlık- zayıflık ), alınan
antioksidan düzeyi kanser oluşumunda etkili beslenme faktörlerindendir.
Örneğin posa, sindirim sisteminde enzimler tarafından sindirilemeyen ve besinlerin organizma için yararlı olan
kısmıdır. Posanın yetersiz tüketilmesi uzun vadede kolon( kalın barsak) kanseri riskini arttırır. Posa, gaita hacmini
ve gaitanın bağırsaktan geçiş süresini azaltır, kısa zincirli yağ asidi oluşumunu arttırarak, H2, metan , karbondioksit,
kısa zincirli yağ asitleri üretir, pH yı düşürür, vücuda ve bağışıkşık sistemine faydalı mikrobiyolojik çoğalmayı arttırır,
enerji metabolizmasını değiştirir ( Posanın zayıflatıcı etkisi ) organik, inorganik maddeleri tutar, safra asitlerinin
zararlı etkilerini azaltır.Lifli gıdalarla beslenmek beraberinde zayıflığı da getirir, bu da düşük estradiol seviyesi
demektir. Estradiol, östrejenin formudur. Genelde yağ dokusunda depolanır
Lignan: keten tohumu içinde bulunur ve kendi başına bir antikanser savaşcısıdır.
Birçok sebze ve meyvede bulunan isoflavones ve lignanlar, bağırsaklarımızda zayıf österojene çevrilirler, bu
östrojen daha sonra meme dokusuna giden kuvvetli ve vücudumuzun ürettiği östrojenle yarışa girer ve yarışı
kazanırlar. Meme dokusuna yapışırlar. Böylece österojene duyarlı tümörlerin gelişmesine olumsuz yönde etki
ederler. Ayrıca aşırı tuz tüketimi, midede nitrit türevleri oluşturarak, mukozayı zayıflatır, mide ve yemek borusu

kanseri riskini arttırır.
Çoğu bilimsel çalışmada yüksek sakarin alım düzeylerinin, kanser riskini arttırdığı gösterilmiş olup, bazı
çalışmalarda diyabetli hastalarda yüksek alım düzeylerinin, idrar yolu kanser riskini arttırdığı işaret edilmektedir.
Etlerin korunmasında kullanılan. Nitrit nitrat tuzları ( Salam, sucuk, sosis, vb.), N-Nitros bileşikleri oluşturarak
kanser riskini arttırmaktadır.Buna karşın, E ve C vitamininin, karsinojenleri %30-60 oranında azalttığı
belirtilmektedir..
Aflatoksinler, tahıllarda bazı küfler nemli ve sıcak ortamlarda artmaktadır.
Mısır, yer fıstığı ve yağlı tohumlarda aflatoksin üremesi sonucunda, özofagus ( yemek borusu ), karaciğer kanseri
riskini arttırdığı gösterilmiştir.
Pişirme yöntemlerinden olan 5 dk. Kızartma, 48 saat kaynatma,35 dk ızgara işlemleri nin dana etinde mutajeniteye
( etin yapısının bozulmasına ) neden olduğu gibi, Radyasyonun hücre DNA’sını değiştirip mutajeniteyi ve hastalık
riskini arttırdığı da unutulmaması gerekenler arasında önemli bir yer kaplar. Sigara içme,tütün çiğneme, tütün
dumanına maruz kalma, ağız, yanak, dişeti, akciğer kanseri oluşumunu %20-30 etkilediği gibi alkol de mukozal
karakteri değiştirip, enzim ve metabolik işlevleri bozar. Kronik alkoliklerde B kompleks vitaminler ile demir, çinko ve
diğer iz elmentlerde yetersizlik oluştuğu, alkol tüketimi esnasında, yetersiz sebze-meyve tüketilmesinin ağız boğaz
boşluğu ve bazı sindirim sistemi kanserleri riskini ortaya çıkardığı bildirilmektedir..
Bir diğer önemli faktör ise çağın vebası sayılan Şişmalıktır. Şişmanlığın( Obezite), kanser nedeniyle ölüm riskini
erkekler için 1,33, kadınlar için 1,55 kat arttırdığı bilinmektedir.
Karotenler (“Vit A’nın ön öğeleri” ) oksidasyonlardan ileri gelen doku tahriplerini önleyerek kanser riskini
azaltmalarının yanında bazı serbest radikalleri tutup bunların aktivitelerini düşürerek, lipit oksidasyonunu azaltır ve
hücre zarını korurlar.Mikrozomal membranları peroksit ajanlara karşı korurlar.
Kanserde vitaminler genel olarak :Kanser yapıcı oluşumları önleyerek, detoksifikasyonu arttırırlar, transform hücre
replikasyonunu, kanserleşme değişimini kontrol ederek ve hücreler arası iletişimi sağlayarak koruyucudurlar.
Mineraller olmadan insan organizmasının çalışması hayal bile edilemez. Mineraller, damarlarımızda yol alırken,
hücreden hücreye dolaşarak hayati önemdeki enzimatik tepkimeleri harekete geçirirler. Genellikle vücut hiyerarşisi
içinde vitaminlerden sonra gelen minerallerden en önemlilerden biri olan kalsiyum olmasaydı kemiklerimizi ayakta
tutmak için ne kullanacaktık? Ya da çinko olmasaydı bağışıklık sistemimiz ne hale gelirdi? Bu liste uzayabilir.
Kanserle mücadelede ise koruyucu rollerinden ötürü, kalsiyumdan sonra öne çıkan iki mineralden söz edilebilir.
Bunlar, çinko ve selenyum…
Çinko : Kanser yapıcı maddeleri bağlar, membran geçirgenliğini etkiler. Selenyum ise topraktaki nitratları bağlamak
suretiyle kanser oluşumuna engeldir..
İyot yetersizliğinde de tiroit kanseri, magnezyum ve molibden : yetersizliğinde ise özofagus kanseri,Demir ve Folik
asit yetersizliğinde mide ile ilgili sorunlar saptanmıştır.
Bazı tıbbi mantarlar, özellikle maitake ,shiitake ve resihi mantarını hastaların veya ailesinde kanser vakası olanların
özellikle kullanması önerilmekte..Maitake mantarını meme kanseri, beyin tümörleri, cilt kanseri,karaciğer kanserin,
Shiitake mantarını jinekolojik tümörler,prostat kanseri veya şikayetlerinde, bağırsak ve kolon kanserinde, Reishi
mantarını ise akciğer kanserinde ve genel olarak profilaktik olarak kullanmaları önerilmiştir .
Günümüzde, havuç suyu, , domates, ev yoğurdu, peynir, kayısı, kara üzüm, brokoli, kırmızı ve beyaz lahana,
karnabahar, maitake mantarı,kıvırcık salata, semizotu, şalgam suyu, acı biber, keten tohumu, çörekotu, muz,
ananas, soğan ve özellikle de sarmısağın kanserden koruyucu olduğuna dair yapılmış pek çok çalışma karşımıza
çıkmaktadır.Özellikle domatesin içinde bulunan likopen ve selenyumun, prostat kanserinde, meme kanserinde,
kolon kanserinde ve mide kanserindeki koruyucu etkisi bu çalışmalarda vurgulanmakta.. Domates tüketmekte
zorluk çeken birey ve hastaların, günde 4-5 tane domates yerine, ( Likopen ) takviye almaları da günümüzde
mümkün.
Hastalık riskini düşürmek için ya da hastalık durumunda nelere dikkat etmek gerekiyor ?
1- Günlük enerji alımı – harcamasını dengelemek, ideal ağırlığı korumak.
2- Total yağ alımını azaltmak. Yağlı et ve kızartmaları azaltmak.
3- Taze sebze ve meyve tüketimini arttırmak. Diyete hardallı sebzeleri eklemek ( karnabahar, lahana, ıspanak,
brokoli, Brüksel lahanası ), C, A, E vitaminleri, karoten ve Se alımını arttırmak( turunçgil ve havuç tüketimini
arttırmak ).
4- Diyette kurubaklagil ve tohumlara yer vermek.
5- Sarımsak, soğan, arpacık soğanı, nane, maydanoz gibi sebzeleri bol tüketmek.
6- Alkol, sigara, katkı maddelerinden sakınmak.
7- Kompleks CHO tüketimini arttırmak, rafine CHO azaltmak.
8- Hazırlarken kızartmalardan, tütsülendirmelerden sakınmak, salamura, turşu tüketimini azaltmak.
9 – Öğün atlamamak . Beş ana besin grubundan her öğün tüketmek.
10- Tuzu günde 5 gr ‘dan fazla tüketmemek
11- Her gün uygun fiziksel aktivite yapmak

12- Turfanda besin tercih etmemek
13- Fiyatı aynı besin değeri yüksek besinleri tercih etmek (gazoz-süt)
14- Aynı gruptan ucuz besini tercih etmek (muz-elma
15- Hazırlama pişirme kurallarına uymak
16- Yeterli omega-3 almak
İştah azalması durumunda hastayı acıkmamış dahi olsa da yemek yemeye teşvik etmek, değişik davranış teknikleri
öğretmek, az miktarlarda sık sık yedirmek, önce katı, arkasından sıvı besinler vermek, kalorisi olmayan
yiyeceklerden kaçınmak, hafif ve yavaş egzersizler yaptırmak, iyi kalite proteinli, bol kalorili besinler vermek, ek
enerji kaynağı besinler vermek, ticari hazır ürünlerden yararlanmak hastalık tablosunu rahatlatıcı önlemler olarak
bilinmektedir.Yemek aralarında,kuşburnu ıhlamur, nane, papatya, vb bitki çayları, az şekerli limonata ve komposto
içilebilir, badem, fındık ve ceviz tüketilebilir, gündeünde en az bir kez ev yapımı kefir ,haftada 2- 3 kez kurubaklagil,
1-2 kez ıspanak,bol semizotu, ihtiyaç belirlenerek omega 3, vit C takviye edilmesi, yemeklere zerdeçal, zencefil,
ketentohumu ,bol dereotu eklenmesi gerekliliği bir kez daha anımsatılması gereken öneriler olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Tat duyusu değişmesi durumunda ise,çeşitli baharat ve çeşniler kullanmak,yiyecekleri soğuk veya oda ısısında
servis yapmak,meyve suları kullanmak,değişik görünüm ve renkte yiyecekler vermek, aşırı tatlı gıdalardan
kaçınmak, yemek kokularından, kötü kokulu besinlerden kaçınmak ve bu konularla ilgili bilinçlenmek, kanserden
korunmada ve ilerlemesini önlemede altın kurallardır.
ÖRNEK MENÜ

Kahvaltı: 1 su bardağı süt ( Ca ile zenginleştirilmiş-
Az Yağlı)

1 yumurta ve 2 kib. kut.kadar peynir (60 gr)
4-5 ince dilim ekmek ( Tercihen yulaflı )
1 yemek kaşığı pekmez veya bal
1 adet meyve , 1 havuç, domates- biber
Bol yeşillik, semizotu, domates, maydanos,
biber, soğan.
Ara Öğün: , 1 çay bardağı az yağlı süt,
2 porsiyon meyve
2-4 bisküvi, Limonlu yeşil çay, zencefil çayı,
bol su
Öğle: 1 porsiyon etli sebze yemeği ( Az yağlısebzeli
köfte, tavuk, balık)
1 porsiyon pilav veya makarna
1 kase yoğurt veya ayran veya cacık veya
yoğurtlu yemek veya çorba
3-4 ince dilim ekmek ( Tercihen yulaf )
Mevsim salatası ( Brokoli, lahana, Brüksel lahanası, havuç, domates, karnabahar, semizotu,kırmizi biber, soğan ve
sarımsaklı, az tuzlu , az sızma zeytinyağlı )
Ara Öğün: 1 dilim.kadar peynir (30 gr) ( Az yağlı ve az tuzlu
)
Ekmek
Domates veya meyve ve 1 çay bardağı süt veya
yoğurt
Akşam : Çorba( tarhana,mercimek.sebze veya yoğurtlu
çorbalar)
60-90gr az yağlı et,tavuk,balık veya az yağlı kıymalı
sebze yemeği
1 kase yoğurt veya sütlü tatlılar
1 porsiyon z.yağlı sebze yemeği
Mevsim salata( Brokoli, lahana, Brüksel lahanası, havuç, domates, karnabahar, semizotu,kırmizi biber, soğan ve
sarımsaklı, az tuzlu , az sızma zeytinyağlı )
1 adet meyve
3-4 dilim ekmek ( Tercihen yulaf )
Ara Öğün 1 bardak az yağlı, fındık, badem ve cevizli süt veya sütlü tatlılar, aşure veya
yoğurt, kefir , meyve- meyve salatası ( Kivi. Çilek, potakal,muz, kuru kayısı , kuru üzüm, kuru incir, kuru erik,
KIRMIZI ERİK, yabanmersini vd tercih edilebilir.)

Ek enteral ürünlerin( gerektiğinde ), takviyelerin ve tüm besinlerin kişisel bulgularla birlikte değerlendirilerek
kullanılmasında, herhangi bir besine intolerans varsa buna dikkat edilmesinde, tüm önerilerin kişinin ihtiyaçları
saptandıktan sonra kullanılması ve tüketilmesi koşulu ile ciddi faydaların olabildiği olduğu akılda tutulmalıdır, sağlıklı
ve mutrlu bir yaşam dileğimle….

Kaynak: https://www.doktorsitesi.com’ a Teşekkür Ederiz

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL