Sağlık

Kulak çınlaması ani işitme kaybı ya da iç kulak tümörünün ilk belirtisi olabilir!

KULAK ÇINLAMASI ANİ İŞİTME KAYBI YA DA İÇ KULAK TÜMÖRÜNÜN İLK BELİRTİSİ OLABİLİR!

Kulak çınlaması ani işitme kaybı ya da iç kulak tümörünün ilk belirtisi olabilir!

Kulak çınlaması (TİNNİTUS) işitme ile ilgili bir uyarı olmadan, kişinin kulaklarında veya kafasının içinde ses duymasıdır. Bu özellikle sessiz bir ortamda daha çok hissedilir. Tinnitus bir hastalık değil semptomdur. Çınlama, tıslama, Ağustos böceği sesi, zil sesi, vızıltı sesi, dalga sesi, rüzgar sesi, su akıntısı sesi ya da uğultu şeklinde duyulabilir.

Toplumda sıkça görülmekte olup yaklaşık üç kişiden ikisi hayatında en bir kez bu rahatsızlıktan geçici olarak etkilenmektedir. Kalıcı (kronik) tinnitus saptanma oranının %2-7 olduğu bildirilmektedir. Otuz yaş üstünde daha sık görülür. Tinnitus çoğunlukla işitme kaybı ile birliktedir ve işitme kaybının derecesi arttıkça, tinnitus görülme oranı artar. Tinnituslu hastaların %40’da sese toleransda azalma ve yüksek sesten rahatsızlık duyma olarak adlandırılan hiperakuzi vardır. Uzun süreli gürültüye maruz kalmanın tinnitus görülme sıklığını arttırdığı saptanmıştır. Altı aydan uzun süre devam edecek olursa kronik olarak adlandırılır ve bu olguların tedavi edilmesi çok daha zor olacaktır. Uzun süreli tinnitus sonucunda hastalarda huzursuzluk, stres, gerginlik, kaygı bozukluğu, asabiyet, uykuya dalma sorunu ya da uykunun bölünmesi sorunları ortaya çıkar.

Çınlamanın iç kulakta (koklea) işitmeyi sağlayan tüylü hücrelerde hasar oluşması ve beyin tarafından bu hücrelerdeki hasarı örtmek amacıyla gönderdiği artmış sinyallerin birey tarafından rahatsızlık verici bir ses olarak algılanması olduğuna inanılmaktadır. Tinnitus oluşumunda kokledaki iç ve dış saçlı hücrelerin fonksiyonlarında bozulma sorumlu tutulmaktadır. Uzun süreli gürültüye maruz kalma, hipoksi ve iskemi bu hücrelerin fonksiyonlarının bozulmasında ana sebepler olarak bildirilmiştir.

Çınlama objektif ve subjektif tinnitus olmak üzere iki ana grupta değerlendirilir; objektif tinnitusta ses, hem hasta hem de başkaları tarafından duyulabilirken subjektif tinnitusta ses sadece hasta tarafından duyulabilmektedir.

Objektif tinnitus sebepleri; damarsal (anevrizma, tümör, hipertansiyon), kas spazmları gibi nöromüsküler nedenler ve patent tuba denilen Östaki tüpünün sürekli açık olması halidir.

Subjektif tinnitus sebepleri ise dış kulak yolu, kulak zarı, orta kulak ve içerisindeki kemikcikler ile işitme organındaki (koklea) sorunlardan kaynaklanır. Bunlar; kulak tıkacı (buşon), sinir ve damar tümörleri (özellikle akustik nörinoma), Meniere hastalığı, Otoskleroz (kulak kireçlenmesi) ve ses (akustik) travması, ototoksik ilaçlar, sigara, uzun süreli gürültüye maruz kalma, kulak enfeksiyonları olabilir. Özellikle baş dönmesi ve işitme kaybının eşlik ettiği çınlama iç kulakta bir tümör sonucu olabilir. Ani işitme kaybı olan pekçok hastanın ilk yakınması genellikle çınlama olur. Bunun yanında kulak dışı bazı rahatsızlıklar sübjektif çınlamaya neden olabilir: Vitamin eksiklikleri, iz element eksiklikleri (bakır, demir, çinko), metabolik bozukluklar (hipotiroidi, şeker hastalığı), diş ve çene rahatsızlıkları, diş gıcırdatma, servikal vertebra problemleri, anksiyete-gerginlik-stress-depresyon, romatoid artrit benzeri otoimmun hastalıklar, multipl skleroz, kafa travması ve nihayet yaşlılık azımsanmayacak derecede tinnitusa sebep olabilirler.

Tinnituslu hastanın değerlendirilmesine öncelikle hastanın öyküsünün alınması ile başlanır. Ardından detaylı bir kulak burun boğaz muayenesi yapılır. Ne yazık ki çınlamanın değerlendirilmesinde objektif bir tanı ve test yöntemi yoktur. Tam bir odyolojik inceleme ve tomografi ya da manyetik rezonans görüntüleme tetkikleri istenebilir. Kulak dışı problemlerden kaynaklandığı düşünüldüğünde ise laboratuvar incelemesi (tam kan, şeker, tiroid fonksiyon testleri, mineraller, vitaminler vb.) gereklidir.

Tinnitus tedavisi profilaksi (korunma) ile başlar. Tinnitusa yol açabilecek ses travması (akustik travma), gürültü ve ototoksik ilaçlardan (salisilatlar, nonsteroid antienflamatuar ilaçlar vb.) uzak durmalı, tansiyon ve şeker kontrol altında tutulmalıdır. Alkol, sigara, aşırı miktarda çay ve kahveden uzak durmak gereklidir. Pekçok ilaç ve başta akupunktur olmak üzere çeşitli tedavi yöntemleri denenmekte, lakin hali hazırda spesifik bir tedavisi mevcut değildir. Son yıllarda maskeleme tedavisi uygulanmakta ve bu uygulama çınlamayı geçirmemekle birlikte çınlamanın huzursuz edici sesinden bir nebze olsun kurtulduklarından hastalar bir dereceye kadar fayda görmektedirler. Sadece maskeleme için tinnitus masking denilen cihazlar kullanılabilir. İşitme kaybı olan hastalarda işitme cihazı kullanıldığında hem maskeleme ile çınlama hem de işitme kaybının tedavisi yapılmış olur.

Prof. Dr. Mustafa KAZKAYASI

Kaynak: https://www.doktorsitesi.com’ a Teşekkür Ederiz

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL